Konut, insanın en önemli ihtiyaçlarından biri olan barınma ihtiyacına kullanıcı tipine göre çeşitli mekansal kurgularla cevap verir. Kullanıcının gündelik yaşam alışkanlıkları, fiziksel durumu konut tasarımının altyapısını belirler. Konutun kullanıcı tipine özgü olması, beden-mekan ilişkisi üzerinden bir aidiyet durumunu ortaya çıkarır. Bu noktada bir ressamın, bir öğrencinin ya da dört kişilik bir ailenin konutlarının mekansal özelliklerinin aynı olması beklenemez. Ancak bugün kentlerdeki konut yapısına baktığımızda durumun farklılaştığını görüyoruz.
Modern yaşamın sosyal, ekonomik, kültürel alanlarda getirdiği değişimler konutu da etkilemiştir. Kentlerdeki yoğun nufüsun konut ihtiyacına karşılık verebilmek için hızlı ve çok sayıda konut üretilmesi gerekmektedir. Bu noktada üretim methodu her kullanıcı için tek tek çözümler üretemek yerine kullanıcıyı belirsizleştirip, konut tiplerini standartlaştırmıştır. Yani konut artık kullanıcısı ile arasındaki bağdan sıyrılıp bir tüketim nesnesi haline gelmiştir. İnternetten indirilen bir resim, marketten alınan bir ürün ya da mağazadan seçilen bir giysi gibi konut da küresel ekonomi içinde artı değer sağlayan bir metadır. Tüketim nesnesi haline gelen konut artık herkes tarafından alınıp satılabilir, kiralanabilir.
*Kullanıcının ve konutun standartlaştırılması kullanıcı ile konut arasındaki ilişkiyi nasıl etkiler? Beden-mekan ilişkisi çerçeversinde gündelik yaşam birebir ölçekte ne tür değişikliklere uğrar?
Kentlerde dar alanlarda daha fazla ve daha hızlı konut üretme çabası düşeyde yükselen yapı kümelerini doğurmuştur. Toplu konutlar, kapalı siteler ve benzer apartmanlardan oluşan yapı adaları kent içinde giderek sayılarını arttırmakta ve şehrin çeperlerine doğru büyümesine neden olmakta. Bu noktada kentsel ölçekte bu konut kümelerinin kentle kurduğu ilişki/ilişkisizlik göze çarpmaktadır. Kentin süregelmiş organik yapısı içinde bu kümeler fiziksel çevrenin yapısını değiştirir. Yere ait olma bağlamı bu ölçekte de kaybolur. Birbirinin aynısı apartmanlardan oluşan bu konut kümeleri kentin herhangi bir bölgesine kurulabilir.
*Kentin konutu üretmesi ile konutun kenti üretmesi arasındaki ilişki kentsel örüntüyü nasıl etkiler ve bu ilişkiye hangi girdiler ile müdehale edilebilir?
Günümüzde sayıları giderek artan kapalı siteler, farklı fonsiyonları biraraya getiren, kapalılıkları neticesinde kente dair tüm kötülüklerden arındırılmış, kendi kendine yeten bir yaşam alanı iddaası ile üst gelir grubuna hitap ediyor. Bu kapalı siteler pazarlama stratejileri gereği idealize edilmiş ve prestij odaklı bir yaşamı vaadeder. Bu sitelerde bir konut sahibi olmakla beraber bir sosyal statü sıçrayışına ya da bir kimliğe de sahip olunabilir. Kentten kopuşlarını sağlayan kapalılıkları ile güvenli ve steril bir ortam sağlanır. Havuzlar, otoparklar, çocuk parkları, yeşil alanları, alışveriş birimleri ve sosyal alanları ile neredeyse küçük bir kent parçası haline gelirler. Bir tüketim nesnesi olarak bu fonksiyonlar bir ihtiyaç, bir ideal olarak gösterilir. Burada kentle hiçbir ilişki kurmadan yaşanabilir.
* Kendi içlerinde idelize edilmiş bir yaşamı sunan kapalı sitelerin kentle ilişkisizlikleri, kentten kopuşları, ötekileştirme durumları ve sayılarının giderek artması kenti ve kentliyi nasıl etkileyecektir?
Ayşe Büşra Sayıner
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder