Gerçek
Ufka yükselen büyük beton kütleler arasında, daracık parkçıklardan geçerek devam ettiğimiz, ağaçsız kaldırımlarına bakarken sıvaları dökülmüş evleri gördüğümüz, düşmemek için bin bir türlü cambazlıklar yaparken aniden bir fırından yükselen ekmek kokusunu duymamızdır gerçek.
Yerin Ruhu
İlk bakışta hareketsiz gibi dururken aslında oldukça kinetiktir. Dokular, oranlar, renkler, anılarla beraber kentlerin ruhu vardır.
Suç
Büyük şehirlerin birçoğunda olduğu gibi İstanbul’ da tamamlanmış bir kenttir. Kütle yoğunluğuna ihtiyaç yoktur. Yapılı çevreyi yıkmak da - birçok örnekte olduğu gibi - çözüm değildir. Arazilerin bir çoğu da yeşil alanlara bırakılmayacak kadar değerlidir.
Gobi-gobi
Eski Türkçe’ de “çok yağan yağmurun durması” anlamına gelen sözcük, günümüz kentleri için de net bir şekilde kullanılabilir. Artık bu kadar yoğunluk, gürültü, kirlilik istemiyoruz…
Resilin
Esneme-bükülme yoluyla üzerine yüklenen tüm enerjiyi depolayan ve üzerine etki eden kuvvet kaldırıldığında bu enerjiyi tümüyle geri verebilen bir maddedir.
Konut
Birçok rolü vardır. Her rolü iyi oynar, kendisi gibi davranır, ne zaman farklı olmaya çalışsa büyük sorunlarla karşılaşır. Günümüzde konutun bizi getirdiği nokta bellidir. 10 yıl öncesinin adeti olan kahvaltı yolda giderken yapılmakta, öğle yemeği dışarıda geçiştirilmekte, akşam yemeği dönüşte dışarıda yenmekte, film sinemada seyredilmekte, sohbet telefondan yapılmakta, yani bir durak rolü oynamaktadır. Bu aile konutlarında da çok farklı değildir. Eskiden hiç umursamayarak vurduğumuz topa, çocuklar vurmaya korkuyorlar şimdilerde. Saklambaç oynadığımız sokaklarda arabalar koşturuyor. Bir kentin hayran kaldığınız yanı onun verdiği cevaplar değil midir? Anılarımızın olduğu şehirden uzaklaşıyoruz, cevapları dinlemiyoruz bile, bilinçsel körlükle yaşıyoruz.
Yeniden, Bugün
Üzerine bindirdiğimiz onca yükü kaldırdığımızda İstanbul’a ne olacağını merak ediyorum. Teknolojinin sürekli gelişmekte olduğunu düşünürsek İstanbul’ u anlamak zor olmasa gerek…
Ufka yükselen büyük beton kütleler arasında, daracık parkçıklardan geçerek devam ettiğimiz, ağaçsız kaldırımlarına bakarken sıvaları dökülmüş evleri gördüğümüz, düşmemek için bin bir türlü cambazlıklar yaparken aniden bir fırından yükselen ekmek kokusunu duymamızdır gerçek.
Yerin Ruhu
İlk bakışta hareketsiz gibi dururken aslında oldukça kinetiktir. Dokular, oranlar, renkler, anılarla beraber kentlerin ruhu vardır.
Suç
Büyük şehirlerin birçoğunda olduğu gibi İstanbul’ da tamamlanmış bir kenttir. Kütle yoğunluğuna ihtiyaç yoktur. Yapılı çevreyi yıkmak da - birçok örnekte olduğu gibi - çözüm değildir. Arazilerin bir çoğu da yeşil alanlara bırakılmayacak kadar değerlidir.
Gobi-gobi
Eski Türkçe’ de “çok yağan yağmurun durması” anlamına gelen sözcük, günümüz kentleri için de net bir şekilde kullanılabilir. Artık bu kadar yoğunluk, gürültü, kirlilik istemiyoruz…
Resilin
Esneme-bükülme yoluyla üzerine yüklenen tüm enerjiyi depolayan ve üzerine etki eden kuvvet kaldırıldığında bu enerjiyi tümüyle geri verebilen bir maddedir.
Konut
Birçok rolü vardır. Her rolü iyi oynar, kendisi gibi davranır, ne zaman farklı olmaya çalışsa büyük sorunlarla karşılaşır. Günümüzde konutun bizi getirdiği nokta bellidir. 10 yıl öncesinin adeti olan kahvaltı yolda giderken yapılmakta, öğle yemeği dışarıda geçiştirilmekte, akşam yemeği dönüşte dışarıda yenmekte, film sinemada seyredilmekte, sohbet telefondan yapılmakta, yani bir durak rolü oynamaktadır. Bu aile konutlarında da çok farklı değildir. Eskiden hiç umursamayarak vurduğumuz topa, çocuklar vurmaya korkuyorlar şimdilerde. Saklambaç oynadığımız sokaklarda arabalar koşturuyor. Bir kentin hayran kaldığınız yanı onun verdiği cevaplar değil midir? Anılarımızın olduğu şehirden uzaklaşıyoruz, cevapları dinlemiyoruz bile, bilinçsel körlükle yaşıyoruz.
Yeniden, Bugün
Üzerine bindirdiğimiz onca yükü kaldırdığımızda İstanbul’a ne olacağını merak ediyorum. Teknolojinin sürekli gelişmekte olduğunu düşünürsek İstanbul’ u anlamak zor olmasa gerek…
Ç. Oğuzalp Coşkun
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder