E

Konut- İnsan İlişkisi konut ve kent Sosyal Ayrışma kentsel dönüşüm soylulaştırma tüketim nesnesi olarak konut alt gelir grubu göç kapalı site kapalı siteler kentsel algı kentsel yaşam rota Ait olma durumu Toplu Konut algı barınma-yaşama fiziksel sınır gecekondu genişleyen konut sınırı konut niteliği konutun tüketimi sosyo-ekonomik statü sınır Özel - Kamusal Sınırı çarpık kentleşme Kamusal Omurga Çeperinde Konut Sosyal Adalet Toplum-Kent İlişkisi durak dışlanmışlık etkileşim gelecek tasarımı hafıza kamusal alan kent çeperleri kültür katmanı mahremiyet metropol sosyal eşitlik sürdürülebilirlik toplumsal sınır yap-sat yaşam kalitesi üst gelir grubu ütopya 3. boyutta mülkiyet Bellek Ekosistem Kent ile Konutun Kesiştiği Alanlar Kentin Yatay ve Düşey Arayüzleri Kentli Hakkı Kentsel Doku Ne Yönde değişiyor/Değişmeli Kişiselleşme Kolektif Bellek Korunaklı Yerleşimler Metropolde Konut İhtiyacı anlam beden deneysel konut dinamik konut disiplinler arası yaklaşım distopya dönüşüm düşeyde yükselme ekonomi ekonomik strateji evsiz farklı kültürler fonksiyon future systems geleneksel kavramlar gelir kutuplaşması genius loci geçirgenlik geçmiş ve şimdiki gobi-gobi görüngü gündelik hayat istanbul istanbul'da yaşam kamusal - özel aralığı kamusal eşik katmanlaşma kent bileşenleri kent karakteri kent merkezi kentli kentsel boşluk kimlik konut sloganları konut tipolojileri korunaklı konut küresel kentler mahalle olgusu marka projeler mekan mekan antropolojisi mevcut modeller moda monotonluk müdahale norm okumalar reklam residence resilin sentetik mekanlar simülasyon sokak-konut ilişkisi sosyal entegrasyon soyutlanma su-kent sürdülebilirlik tanımlı mekan tasarım projeler toplumsal mekan tüketim çılgınlığı yeni konut siteleri yuva zoning Öbekleşme çok kültürlü kent üretim

22 Kasım 2010 Pazartesi

Kentsel Mekana Müdahale

22.11.2010

“ Kişinin, yaşamını sürdürmesini, yaşamın başkaları ile birleştirmesini, yeni yaşamlar ve sosyal kategoriler yaratmasını ve süreçleri anlamlandırmasını dolayısıyla dünya üzerinde bir kimlik ve yer edinmesini sağlayan fiziksel, sosyal ve psikolojik etkileşimi tanımlar… barınmak çevreyle kurulabilecek en yakın ilişkidir”(Saegert, 1985)

Fiziksel anlamdaki barınmanın yanı sıra, bireyin yaşam biçimini belirleyen özel ve kamusal mekanda bireye ‘özne’ olma rolünü sahiplendiren barınma kültürü 20. yüzyılda tamamen belirginleşen bir değişime gitmekte ve teknolojinin gelişmesi, yeni endüstriyel üretim biçimleri ve küreselleşme ile yaşam standartlarındaki etkilerini göstermektedir. Saegert’in tanımladığı çevreyle ilişki kurma, bireyin ‘özne’ rolünü edinmesiyle arttırılıp çeşitlenebilecek bir olgudur. Aslında eylem özgürlüğü kazandıran barınma kavramı, öznenin edindiği rolle özgürlük alanını belirlemesi, hak sahibi olması ve müdahale edebilmesi ile var olan potansiyeli geliştirici unsur haline gelir. Böylelikle çevre ile kurulan ilişkinin arttırılması sürecinde, bireyin hem bireyselliğini muhafaza edip, hem de dahil olması-müdahil konuma gelmesi, kamusal mekanın dinamiklerindendir. Kamusal mekan özneleştirici potansiyel taşıdığında ya da özneleştirici potansiyel taşımasına yönelik küçük ölçekli bir müdahale ile dönüştürüldüğünde kişinin müdahil olma süreci başlar (Kalfa, 2008).

Kişinin kamusal mekana dahil olması mekanla kurduğu ilişki, mekana dair oluşturduğu bellek ve özne-nesne ilişkisiyle betimlenebilmektedir. Fakat günümüzde bireyin özneleştirilmesinden çok, denetim ve yönetimin müdahil olması, kentin gelişiminde sosyal, ekonomik, politik duruşların bu ilişkileri sağlamaya çalışması, bireyi kamusal mekanda pasif duruma düşürmektedir.

“Bugün kenti kurmaca bir anlam dünyasına taşımaya çalışan 19. yüzyıl kentleşme modelini andıran bir durumla karşı karşıyayız. Kamu uygulamaları bir taraftan eşitsizlik yaratan bir genel geçerlilik alanına kavuşurken, kentin dönüşümüne yol açan uygulamalar da temizlik, güzelleştirme, suç ortamlarını yok etme gibi söylemlerle hakimiyetini pekiştirmeye başlıyor. Kent yeniden ortaçağ kalelerinin içine çekiliyor. Bütün emlak ilanlarında barok kentin bir uzantısı olan kamusal mekanın ölümü açıkça ilan ediliyor” (Gümüş, 2007, Arkitera söyleşi)

Günümüz konut ve kamusal mekan anlayışında pazarlama, idealizasyon, ekonomi, güvenlik gibi filtrelerden geçirilen algı, bu etkileşim sürecinin sonuçlarını bireyin algı ve anlamlandırma sürecini değiştirerek kabullenilmiş bir kalıp ve paket olarak benimser. Böylelikle bireylerin içsel ve dışsal ihtiyaçlarını kapsayan denklem girdileri değişse de ulaşılan ürünlerin tektipleşmesi, ürünlerin çeşitlenebilmesi için farklı ve uyarıcı filtre gereksinimleri doğurur. Bu uyarıcı filtreler aslında amaçlanmış fiziksel kurgulardır. Bireyin mekanla etkileşiminde gerekli olan fiziksel kurgu üç şekilde ele alınabilir.

- Planlanmış mekan / olasılıklara imkan vermeyen

- Rastlantısallığın ön plana çıktığı mekan / kendiliğinden oluşmuş mekan

- Tasarlanırken boşluklarıyla olasılıklara imkan tanıyan mekan

Bu süreçte amaçlanan, tasarlanarak olasılık arttıran fiziksel kurgu bütününde, evi bir müdahale hakkı olarak görüp, bu hakkı kazandıracak olasılıkların artmasına imkan veren tasarlanmış boşluklarla ve mekanlarla bireyin rolünü aktif duruma dönüştürmek ve evin kamusal alanda yer edinmesini irdelemektir. Bireyin algı ve anlamlandırma mekanizmasına dayatılan filtrelere karşılık, mevcut durumu sorgulayan, bu sürecin evrilerek oluşmasına ve kullanıcı müdahalelerine imkan veren modeller üzerinde çalışmaktır. Evin kamusal alana ne kadar dahil olabileceği ve bu yolla kullanıcının ev içindeki müdahil rolünün ne ölçüde geri kazanılabileceği başlıca sorulardır.

Kaynakça:

- Toplu konutlara karşı kişiye özel tasarlanan ev / Onat Över, 2008

- Türkiye’de kamusal mekana yapılan yeni bir müdahale önerisi olarak ‘imkanmekan’ / Bilge Kalfa, 2008

- Metropolde çeşitlenen hane halkları ve konut / Nilay Ünsal Gülmez, 2008

- Evin anlamı ve kentlileşme süreçleri / A. Arda İnceoğlu, 1999

- www.arkitera.com / Söyleşiler

Selin Şentürk

502101098

Ali Önalp

502101052

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder