E

Konut- İnsan İlişkisi konut ve kent Sosyal Ayrışma kentsel dönüşüm soylulaştırma tüketim nesnesi olarak konut alt gelir grubu göç kapalı site kapalı siteler kentsel algı kentsel yaşam rota Ait olma durumu Toplu Konut algı barınma-yaşama fiziksel sınır gecekondu genişleyen konut sınırı konut niteliği konutun tüketimi sosyo-ekonomik statü sınır Özel - Kamusal Sınırı çarpık kentleşme Kamusal Omurga Çeperinde Konut Sosyal Adalet Toplum-Kent İlişkisi durak dışlanmışlık etkileşim gelecek tasarımı hafıza kamusal alan kent çeperleri kültür katmanı mahremiyet metropol sosyal eşitlik sürdürülebilirlik toplumsal sınır yap-sat yaşam kalitesi üst gelir grubu ütopya 3. boyutta mülkiyet Bellek Ekosistem Kent ile Konutun Kesiştiği Alanlar Kentin Yatay ve Düşey Arayüzleri Kentli Hakkı Kentsel Doku Ne Yönde değişiyor/Değişmeli Kişiselleşme Kolektif Bellek Korunaklı Yerleşimler Metropolde Konut İhtiyacı anlam beden deneysel konut dinamik konut disiplinler arası yaklaşım distopya dönüşüm düşeyde yükselme ekonomi ekonomik strateji evsiz farklı kültürler fonksiyon future systems geleneksel kavramlar gelir kutuplaşması genius loci geçirgenlik geçmiş ve şimdiki gobi-gobi görüngü gündelik hayat istanbul istanbul'da yaşam kamusal - özel aralığı kamusal eşik katmanlaşma kent bileşenleri kent karakteri kent merkezi kentli kentsel boşluk kimlik konut sloganları konut tipolojileri korunaklı konut küresel kentler mahalle olgusu marka projeler mekan mekan antropolojisi mevcut modeller moda monotonluk müdahale norm okumalar reklam residence resilin sentetik mekanlar simülasyon sokak-konut ilişkisi sosyal entegrasyon soyutlanma su-kent sürdülebilirlik tanımlı mekan tasarım projeler toplumsal mekan tüketim çılgınlığı yeni konut siteleri yuva zoning Öbekleşme çok kültürlü kent üretim

22 Kasım 2010 Pazartesi

hakan, hande.

KENTSEL KONUT_YENİDEN, BUGÜN.

İSTruktur

Kentsel konut temasını irdelemeye en temelden, insan ve insan algısından başlamış olmak çerçeveyi geniş tutmamıza katkı sağladı. Henri Bergson’un savunduğu beden ve tin ilişkisini, sembolik anlamıyla, beden ve konut, konut ve kent hiyerarşileriyle çakıştırıp; bu düzlemler arasındaki ilişkileri sorgulama fikri ilgi çekiciydi. Ben’i, dolayısı ile bedenimi, daha sonra konutumu ve kentimi merkezim olarak kabul ediyordum. Madde ve bellek’te, Bergson, “Nesneleri harekete geçirmeye yönelik nesne olan bedenim, demek ki bir eylem merkezidir...” (1) diyerek; bedenin eylemi, “iç” ve “dış” arasındaki etki tepki süreci sonunda gerçekleştiğini söylüyor. Peki, tin fiziksel duruma göre bedenin içerden eylemine önayak oluyorken, beden ihtiyaç durumunda konutun eylemini nasıl sağlayabilir? Bu, nasıl bir eylem olabilir, gerekli midir, kentin hangi problemine cevap olacak, ona ne katkı sağlayacaktır?

İstanbul, 20. yy’ın ikinci yarısından itibaren hızla büyümeye başlamış ve hala büyümeye devam eden bir kenttir. Nüfustaki düzensiz ve kontrolsüz artış, kentin fiziksel olarak biçimlenmesinde de belirleyici omuştur. Sürekli olarak üstüste ve yanyana gelişigüzel eklemlenerek, hiç eksilmeksizin artan yapı stoğu, kenti statik bir beton yığınına dönüştürmüştür. Bu yapı stoğunun en büyük bölümünü konutların oluşturduğunu ve bu anlamda yapılmış hemen hemen hiç bir müdahalenin, imha edilmediği sürece geri dönüşümlü ya da esnek olamadığını düşünürsek, kentin ivmeli artan hantallığında konut üretiminin rolünün büyük olduğunu görürüz.

Çoğu fizikçi gibi Stephen Hawking’de atomaltı dünyada, gözle görünmeyen solucan deliklerinin varlığını kabul ediyor: “The truth is that wormholes are all around us, only they're too small to see”.(2) Zaman yolculuğunun (hatta “ışınlanmak” diye bilinen, anlık mekan değişimlerinin) ancak bu solucan deliklerini kullanmayı başardığımızda mümkün olacağını söylüyor. Bu deliklerden birine girersek, uzayın bambaşka bir noktasından bambaşka bir zamanda çıkmamız mümkün olabilir.

Bu kurgunun biraz farklı ama daha somut hali İstanbul’da karşımızda. Kent her ne kadar yoğun, sıkışmış ve katı görünse de, özellikle konut yoğunluklu bölgelerde çok sayıda kentsel boşluklar mevcut. Sadece zeminde değil, 3. boyutta da var olan, kentin başka noktalarındaki “kentsel hava kabarcıkları”, konuta hareket alanı sağlayacak bir ağ oluşturabilir mi?

...

Öneri, dinamik olmalı. Kullanıcılarının ihtiyacına ve ortak iradesine göre yer değiştirebilecek, dönüşebilecek, dolayısı ile en azından kentin içinde bulunduğu bölgesinde de, görsel ve fiziksel dinamizmi sağlayabilecek şekilde hareketli olmalı.

Modülerlik, bu dinamizmin kurgulanmasında iyi bir yöntem olabilir. Ayrıca tariflenecek standartlarda birimlerden oluşacak olan konutlar, kullanıcının merkezini, yani evini değiştirmesi gerektiği durumlarda, sadece lokasyonunu değiştirmesini, ev’ini gideceği yere götüreceği için aslında merkez’inin aynı yerde kalmasını sağlayacak. Bu sistem, yatayda ve dikeyde gridlerden oluşan sürdürülebilir bir strüktür ve bu strüktüre bağlı olarak eklenip çıkarılabilen, onun üzerinde hareket edebilen modüllerden oluşmalı. Bölgenin potansiyeline göre büyüklüğü ve barındıracağı modül sayısı da değişebileceğinden, bu esneklik, kendi bağlamını oluşturacaktır.

Modüler ve hareketli konut kavramı, mülkiyet anlamında da yeni bir bakış gerektirecektir. Kente, dolayısı ile kamuya ait olan bu boşluklara yerleştirilecek olan strüktür, yine kamunun yani kullanıcının ortak ürünü olacaktır. Kullanıcı sadece kendi konutunun şahsi sahibi olacak, bir strüktürden başkasına konutunu taşıma özgürlüğü belirli standartlar dahilinde hep olacaktır. Dolayısı ile kullanıcı toprağın değil, yaşadığı yerin sahibidir artık.

Şu aşamada, öneriye model oluşturması açısından, İstanbul’un konut anlamında yoğun denilebilecek, kullanıcı profilinin spesifikleştiği bölgelerinden olan Beyoğlu-Cihangir’deki nitelikli kentsel kabarcıklar tespit edilecek, bu strüktür ve konut sisteminin uygulanabilirliği araştırılacaktır.

(1) “Tasarım imgeleri ayıklamasına dair: Bedenin işlevi” Henry Bergson, 1896

(2) STEPHEN HAWKING: How to build a time machine” Dailymail, 3rdmay2010

502101080_Hakan KELEŞ

502101081_Hande GÜNER

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder