“...modernist yaklaşımın yavaş yavaş gecekonduyu, kentin ikili yapısını, ulaşım sistemi ile müziğini kabul etmesi zaman alacak, olgunun fiziksel bir sorun değil, sosyal bir gerçeklik olduğu sonunda kavranacaktır.” ( Tekeli,2007)
Toplumsal yaşayışların ortak eylemi olarak barınma; güvenlik, aidiyet, sosyal ve kültürel yaşam, ekonomik yapı vb ile birleşerek konut kavramını ortaya çıkarıyor. Kentsel konutun kırsaldaki örneğinden farkı bu noktada kendini belli ediyor, iletişim yadsınamaz bir önem kazanıyor. Konut kavramı, söz konusu eylem ve yaşayış biçimlerinin mekana yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Bu noktada kent olmanın getirisi, ekonomik boyut göz ardı edilemiyor, kapitalizmin rantı konuta sürmesi, konutun değdiği her eyleme bir paha biçiyor ve ekonomik dengesizlikler, yaşam biçimleri arasındaki farklar halini alıyor.
Kentsel konuta İstanbul ölçeğinden baktığımızda ortak kaygımız aynı yönde oluyor; kırsaldan İstanbul’a yapılan göçün getirdiği tanımlanmamış kent dokusu ve durumun toplumsal yapı üzerindeki olumsuz etkileri ile kente entegre zorluğu başlıca sorunlar olarak beliriyor. Şimdiye kadar yapılan analiz ve araştırmalar, var olan kopukluğun farklı zaman ve koşullarda oluştuğunu ve farklı ekonomik yapılar meydana getirdiğini ortaya koyuyor.
Çalışmalar için pilot bölge olarak seçilen Küçükçekmece-Halkalı, üstte belirtilen durumları birebir örnekliyor. Bölgede orta-üst ve üst gelir grubuna ait kapalı site ve toplu konutlar bulunurken, orta-alt ve alt gelir grubuna ait gecekondu ve sanayi bölgeleri de yer alıyor.
Bölgenin oluşum süreci incelendiğinde, sanayi çevresinde oluşmaya başlayan gecekondu alanını (Mehmet Akif ve Atatürk mahalleleri) rant kavramının devreye girmesiyle toplu konutların etaplar halinde izlediği görülüyor. Fiziksel olarak Mehmet Akif ve Atatürk mahalleleri bir taraftan TEM otoyoluna, diğer taraftan toplu konut bölgelerine dayanıyor ve kesin sınırlar içinde sıkışıp kalıyor. İki bölgenin arasından geçen geniş cadde ise bir bıçak görevi görüyor ve iki tarafın birbirlerine değmelerini engelliyor. Bu durum ise iki taraf arasında bir öteki, yabancı olma durumu ortaya çıkarıyor[1]. Buna karşılık aynı yol iki bölgenin aynı noktadan kente bağlanmasını sağlıyor. Kullanıcılar açısından bakıldığında, zorunlu olarak bazı kamusal mekanları ortak kullandıkları gözleniyor(Toplu Konut Lisesi,karakol, bankalar vb.) Fakat belirtildiği üzere durumun bir zorunluluktan kaynaklanması birbirlerinin hayatlarına dahil olmalarını engelliyor, bir anlamda sadece birbirlerinin hayatlarına değip geçiyorlar. Bu noktada akla gelen çözümlerden biri iki farklı yönetim birimi oluşturup bir tarafın diğerinden daha fazla hizmet almasını engellemek oluyorsa da bölgenin bir bütün olarak çözüme ulaşması hedefi bu düşüncenin terk edilmesini sağlıyor[2]. Var olan bir diğer sorun ise ekonomik boyutla ilişkili olarak toplu konut tarafının Mehmet Akif ve Atatürk mahallelerine uyguladığı baskı ve güç olarak karşımıza çıkıyor, örneğin toplu konut sakinlerinin talepleri üzerine otobüs güzergahları onlara daha yakın olacak şekilde yeniden düzenlenebiliyor.
İki alan arasında tampon görevi görecek bir bölge olmadığı ve bu cılız zorunlu ilişki güçlendirilemediği takdirde, hizmetlerin ve gelişmenin tek taraflı devam edeceği görülüyor. Bu noktada kentin geri kalanıyla olan ilişki de göz önünde bulundurularak İkitelli caddesi ile Halkalı Yolu arasındaki alan tampon bölge, bir nevi arayüz olarak belirleniyor ve ayırmadan ziyade birleştime işlevi kazandırılması amaçlanıyor. Diğer gecekondu bölgelerinden farklı olarak burada yeni yapılan konutlarda kat mülkiyeti tapusu alınabiliyor, bu da bölgeyi geçici bir konut kavramından kalıcı bir kimliğe taşıyor. Genellikle ikinci ve üçüncü kuşaklar toplu konuttan satın aldıkları evlerde yaşıyor. Zıt bir durum Ankara Dikmen Vadisi kentsel dönüşümünde ortaya çıkıyor, kendilerine gecekondu karşılığı verilen apartman dairelerini kiraya verip başka bir bölgedeki gecekonduda yaşamayı tercih ettikleri gözleniyor[3]. Bu iki durumun karşılaştırılması sonucunda, söz konusu tampon bölgede iki tarafın sakinlerinin bir araya gelebilecekleri ortaya çıkıyor.(Bu konuda 5 aile üzerinde gözlem yapılmıştır.)
Yapılan aktivite analizlerinin sonuçlarına bakıldığında, toplu konut sakinlerinin alandaki kültür merkezini kullanarak sosyalleşme imkanı buldukları gözleniyor, diğer taraftan Mehmet Akif ve Atatürk mahallelerinde ise sosyal aktiviteler ev gezmeleri, halı saha maçları ve köy derneklerinde vakit geçirme şeklinde karşımıza çıkıyor. Toplu konutların bu kendi içindeki aktiviteleri ve yolun karşı tarafı ile “karşılaşmalar” dışında bir araya gelmemeleri aslında büyük bir kapalı siteyi çağrıştırıyor. Bu durumda iki bölge arasında güçlü bir ilişki kurmak, aralarında, sadece ortalama ekonomi şartlarında konut üretimi ile sağlanamıyor. Kaldı ki bu bölgeleri sadece fiziki koşullarda değerlendirmek “dwelling” kavramını karşılamıyor. Yaratılmak istenen arayüz sayesinde bölgenin bir bütün olarak, sosyal ve kültürel boyutlarıyla ele alınması amaçlanıyor. Böylece hizmet ve yatırımlar dengelenerek “ikinci” bölgenin köşeye atılmış değil kente dahil olmuş bir konut alanı olması hedefleniyor.
Çağın Tanrıverdi
Koray Topçu
Görkem Rabia Kanat
[1] “Ağ Toplumunun Yükselişi”, CASTELLS, Manuel, Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2005
[2] Mehmet Akif Mahallesi Muhtarlığı, Atatürk Mahallesi Muhtarlığı Nüfus bilgileri
[3] Küresel Rekabette Bir Araç Olarak Kentsel Dönüşüm Uygulamaları” , GÜNEY, Özlem
E
Konut- İnsan İlişkisi
konut ve kent
Sosyal Ayrışma
kentsel dönüşüm
soylulaştırma
tüketim nesnesi olarak konut
alt gelir grubu
göç
kapalı site
kapalı siteler
kentsel algı
kentsel yaşam
rota
Ait olma durumu
Toplu Konut
algı
barınma-yaşama
fiziksel sınır
gecekondu
genişleyen konut sınırı
konut niteliği
konutun tüketimi
sosyo-ekonomik statü
sınır
Özel - Kamusal Sınırı
çarpık kentleşme
Kamusal Omurga Çeperinde Konut
Sosyal Adalet
Toplum-Kent İlişkisi
durak
dışlanmışlık
etkileşim
gelecek tasarımı
hafıza
kamusal alan
kent çeperleri
kültür katmanı
mahremiyet
metropol
sosyal eşitlik
sürdürülebilirlik
toplumsal sınır
yap-sat
yaşam kalitesi
üst gelir grubu
ütopya
3. boyutta mülkiyet
Bellek
Ekosistem
Kent ile Konutun Kesiştiği Alanlar
Kentin Yatay ve Düşey Arayüzleri
Kentli Hakkı
Kentsel Doku Ne Yönde değişiyor/Değişmeli
Kişiselleşme
Kolektif Bellek
Korunaklı Yerleşimler
Metropolde Konut İhtiyacı
anlam
beden
deneysel konut
dinamik konut
disiplinler arası yaklaşım
distopya
dönüşüm
düşeyde yükselme
ekonomi
ekonomik strateji
evsiz
farklı kültürler
fonksiyon
future systems
geleneksel kavramlar
gelir kutuplaşması
genius loci
geçirgenlik
geçmiş ve şimdiki
gobi-gobi
görüngü
gündelik hayat
istanbul
istanbul'da yaşam
kamusal - özel aralığı
kamusal eşik
katmanlaşma
kent bileşenleri
kent karakteri
kent merkezi
kentli
kentsel boşluk
kimlik
konut sloganları
konut tipolojileri
korunaklı konut
küresel kentler
mahalle olgusu
marka projeler
mekan
mekan antropolojisi
mevcut modeller
moda
monotonluk
müdahale
norm
okumalar
reklam
residence
resilin
sentetik mekanlar
simülasyon
sokak-konut ilişkisi
sosyal entegrasyon
soyutlanma
su-kent
sürdülebilirlik
tanımlı mekan
tasarım projeler
toplumsal mekan
tüketim çılgınlığı
yeni konut siteleri
yuva
zoning
Öbekleşme
çok kültürlü kent
üretim
22 Kasım 2010 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
i
- global cities
- Housing Education Research and Advisory Center HERA-C
- International Association for People-Environment Studies (IAPS)
- Forum : Habitat in Developing Countries
- HABITAT - United Nations Center For Human Settlements (UNCHS)
- European Network for Housing Research
- Environmental Design Research Association
- Urban Age
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder